40 yıl önce Tibet'te gizemli bir insan türü yaşadı

13. 12. 2018
6. uluslararası dış politika, tarih ve maneviyat konferansı

Bilim insanları onun modern insanlardan çok önce yaşadığını keşfetti Tibet Platosu'nda gizemli bir insan türü. Bu sadece insanların Tibet Platosu'nda bugün düşündüğümüzden on binlerce yıl önce yaşadığını kanıtlamakla kalmıyor, aynı zamanda aşırı zorlu çevreyle ilk mücadele eden insanların modern insanlar değil, Denisovalılar olduğu anlamına da geliyor.

Denisovated

Denisovalılar, Sibirya bölgelerinde yaşayan ve Güneydoğu Asya'ya kadar göç eden eski bir halktı. Ayrıntılı aletler, silahlar ve hatta mücevherler yaratmalarıyla tanınırlar.

Geleneksel bilim adamları, insanların Tibet Platosu'na nispeten yakın bir zamanda, yaklaşık 12 yıl önce göç ettiğini savunuyorlar. Yaklaşık 000 yıl önce buraya kalıcı olarak yerleştikleri söyleniyor. Ancak Nwya Devu arkeolojik alanı bizi Tibet Platosu'ndaki yerleşimin zaman çizelgesini yeniden düşünmeye zorladı.

Deniz seviyesinden 4 metre yükseklikte bulunan arkeolojik alan, uzmanlara aralarında bıçakların da bulunduğu binlerce taş alet ve hatta organik kalıntılar sağladı. Bilim insanları, toprak örneklerine dayanarak bölgede keşfedilen en eski aletlerin 600 ila 40 yıllık olduğunu belirledi.

Tucson'daki Arizona Üniversitesi'nden bilim adamı Dr. John Olsen şunları söyledi:

“Denisovanların güney Sibirya'daki Altay Dağları'ndaki anayurtlarını terk edip sonunda Melanezya'ya (Avustralya'nın kuzeydoğusundaki adalar) doğru yola çıktıklarını biliyoruz. Kendilerine özgü genomlarını da yanlarında götürdüler. Böyle bir göçün mantıklı rotalarından biri Tibet Platosu'nu geçip geçmek olabilir."

Nwya Devu arkeolojik alanı uzun süredir uzmanlar tarafından ortaya çıkarılıyor ve çok sayıda eserle tanınıyor.

Gizemli bir DNA parçası

Yaklaşık 40 yıl önce Tibet Platosu'nda Denisovalıların varlığına dair kanıtlar modern Tibetlilerde de bulunabilir.

Bilim adamlarına göre çoğu Tibetlinin genomunda olağandışı bir DNA parçası bulunuyor. İkincisi, Homo sapiens ile Denisovalıların üyeleri arasında melezleşmenin işaretlerini taşıyor. Bu "nadir" DNA parçasının, bölgenin yerlilerinin bu kadar yüksek rakımlarda bulunan sınırlı oksijen kaynağıyla başa çıkabilmesinden sorumlu olduğu düşünülüyor.

Araştırma Journal of Science'da yayımlandı.

Benzer makaleler